27 Nisan 2009 Pazartesi

Başlangıcın Sonu, Sonun Başlangıcı

Klişe değil mi? Başlık yani..

Farkındayım..

Karar verdim. Bu Blog adresini geride, tüm yaşadıklarımla beraber ardımda bırakıyorum. Ben yeterince kirlendim. Bari sayfalarım temiz kalsın. Blog'un yeni bir ismi vardı fakat yeni bir linki yoktu. Bunu sağladım..

Artık yepisyeni bir şekilde, okuyucularıma (Okuyucularım?) ulaşacağım.

Bitti...

9 Nisan 2009 Perşembe

Dekor İnsanları

Dünyanın bilinen bir yerinde duran ve sıvası dökük duvarların içerisindeki zihinsel hapishanesinde gardiyanının gelmesini bekleyen adam için hayat fazlasıyla sıkıcıydı. Yapımcılığını Tanrının üstlendiği, 'Hayat' adlı filmdeki kahramanlardan biri gibiydi. Bu kahramanlar; hayatlarındaki çeşitli değişikliklerle beraber acı çeker, sevinir ya da üzülürlerdi. Bir de figüranlar vardı. Onlarsa; başrolü üstlenen roman kahramanlarının çeşitli duygularına ortak olurlardı. Ve son olarak; Dekor.

İşte bizim kahramanımız bu sahnede dekor rolünü üstlenmişti. Sadece, orada oturuyor ve bekliyordu.

Aklından geçenler filmin konusuyla alakasız olduğu için hiç bir zaman ekrana yansıtılmamıştı. Hatta, insanların akıllarını okuyabilen o değişik başrol oyuncularının filmlerinde bile düşündükleri hiç bir zaman perdeye aktarılmamıştı. Bir kafeteryanın sandalyesinde, şehrin göbeğindeki parkın bankında ya da her sene yeniden düzenlenen sokak kaldırımlarında oturarak beklerdi.

Bazen bir şeyler içer ya da yer, bazen kahkaha atar, bazense asık bir suratla geçenleri izlerdi. Arasıra başrol oyuncusuna baktığı da olurdu fakat bu gibi özel durumlar çok nadiren olur ve bu şerefe erişenlerin, diğer dekor insanlarının arasında önemli bir konumu olurdu.

İnsanlara; "Herkesin özel olduğu" yalanı söylenmişti. Buna inanan dekor insanları, kendilerini filmin başrol oyuncusu gibi hayal ederlerdi. Belki de, bu açıklama onların ne düşündüklerini açıklıyordu fakat hepsinin bu yalana ortak olmadığı kesindi. Herkesin özel olduğu bir dünyada, hiç kimse özel değildir.

Elbette, başrolü oynayan kişilerin dekor insanları arasından çıktığı söylenebilir. Bu inandırıcı bir düşünce ve yukarıdaki yalanla paraleldir. Ama insanların farketmediği bir nokta var. Bu da; Başrol ya da Dekor İnsanı ana rahmine düştüğünde, 'Hayat' adındaki filmin senaristleri tarafından ön elemeye alınırlar. Senaristler tarafından embriyonun üzerine vurulan damga onların hangi rollerde yer aldığını belirler. Rahimde gelişen birey, başını dışarıya uzatarak flaşlarla parladığında film başlar...

Bunu kabul etmesekte, gerçekler bazen acı olabiliyor. Bunun farkında olabilmek ve farkına vardıktan sonra bu bilgi ile yaşayabilmek zordur. Ama hepsi hayatta kalır... İntihar sadece Başrol İnsanları ya da Figüran İnsanlarına sunulan bir seçenek ve nimettir. Dekor İnsanları ise filmdeki herhangi bir kareyi bozabilecekleri korkusuyla nefes almaktan bile çekinirler.

Bazı özel durumlarda; Figüranlık yapan hatta Başrolde yer alan oyuncular, önemli bir noktayı ıskalayarak, kendilerinden beklenmeyen şeyi yaparlar. "Başrol İnsanı" sözcük öbeğinin ikinci kelimesini önemsemeyip kibirlerine yenik düşer ve sadece onları hayatta tuttuklarına inandıkları Başrol'e sarılırlar.

Yine de; Başrol, Figüran ya da Dekor İnsanı olmanın dışında, önem vermemiz gereken bir tek şey var. O da; "İnsan olabilmek..."

Bu yüzden, Dekor İnsanı olmanın kötü olduğunu düşünenler için ufak bir hatırlatma. İnsan olabildikten sonra, ne olduğunuz ya da hangi rolde yer aldığınız hiç önemli değil...

Yazıyı Duman'ın son albümünden; "Senin Marşın" Adlı parçanın son dizeleri ile bitiriyorum.

Doğrusu yok düşün taşın
Eğrisi yok fikrin başın
En güzeli insan olmaktır
Artık kaynaşın

İşte kalem işte kurşun
Böyle biter senin marşın
Bestelenirken ben ordaydım
Artık siz paylaşın..