
Korkutucu güzelliği ile geliyor gece, sadece gündüzleri normal görünümünde olan köpekler, geceleri dönüşümlerini tamamlayarak özlerine dönüyorlar ay ışıkları ile birlikte.Demir tabelaların gıcırtıları korkutuyor yıldızları, sokakların karanlığı boğuyor parlaklıklarını ve esen rüzgar hıçkırıyor burada.
Kimsenin aklına gelmeyecek, bu küçük şehirde dünyaya oranla, dünya haritasının üzerine yerleştirilen bir toplu iğne büyüklüğündeki bu şehirde, burada doğanların hissetmediği bir değişkenlik var aslında.
Bir mermer ustasının oyduğu mezar taşlarının süslediği bir dükkanın önünden geçiyoruz gece vakti. Bakamıyoruz yazanlara korkumuzdan. Zaten geceleri korkutucu bir güzellik taşıyan bu küçük şehir, daha da büyüyor gözümüzde.
O kısa süreli gece yürüyüşlerinde, uğruna ülkelerin birbirine girdiği petrolün satıldığı yere gidiyoruz. Peki ne için? Ciğerlerimizi istila edip, nefesimizi yerinden eden dumanı körükleyen sigarayı almak için.
Dönüşümüz, gidişimize oranla biraz daha korkutucu. Sağsalim bıraktığımız sokakları bambaşka şeylerle dolu bulmamak için dua ediyoruz. Geceleri, bekçilik yaptığımız sokaklardan ürperip kaldığımız sığınağa dönmek için beynimiz, ayaklarımıza hızlanmaları için komut veriyor. Bilinçli ya da bilinçsiz, yapıyoruz. Fakat kimse korkusunu belli etmemeye çalışıyor. Yapılan ufak tefek şakalar dışında. O şakalarda, karanlıkta bizi izleyenleri uzak tutmak için kahkahalardan bir duvar örüyor etrafımıza. Onlarla dalga geçiyoruz...
Lanetli bir şehir demek doğru olmaz belkide. Fakat başka boyutlar gibi bir çekim gücü var bu şehrin. İşlerini hakkı ile yapanlar için sürgün yeri burası. Anadolu'nun biraz güneyine düşüyor olmasına rağmen sürgün yeri. Gelenlerin, gitmek için can attığı, her tatilin gelişi için dua edilen bir yer. Burada yaşayanlarınsa; "Bir gün gelir, tayinim çıkar." "Gün gelir, üniversiteyi kazanır, bir daha dönmem buraya." dedikleri bir yer...
Bu şehrin laneti yalnızlığı ve ıssızlığı belki de. Burası için, ne perili, ne de lanetli diyorlar. Söylenilen tek bir şey var; "Bu şehirden gitmek isteyen, burada kalır..."
Neyse ki, seviyorum bu şehri. İçinde yüzlerce kişi yaşamasına rağmen, yalnız başına kalan bir şehir. Kalabalığın ortasında bir başına, adımlarla ezilen bir şehir. Sakin ve sessiz...
İstemiyorum ama söylenilenden pay çıkaracak olursam eğer; Gideceğim bu şehirden...
2 yorum:
güzel olmuş tebrikler..
Bu Geceyi Hatırlıyorum :)
KuZeN ;)
Yorum Gönder