Önce tohumlar düştü tarlaya,bilindik tohumlardan daha farklı.İçinde kan misali,koyu kırmızı renkli bir sıvıyla dolu. Dışı şeffaf,sert zarla kaplı tohumlar...
Burası benim bahçemdi.İçine çeşitli güzellikler ektiğim,mutluluklar yetiştirdiğim bir düşler tarlası.Hayallerle sular,parmaklarımla hasat ederdim yetiştirdiğim güzel kız ve erkek çocuklarını.Bir anne şefkati ile besler,nazikçe çıkarırdım ayaklarını topraktan.Sonra kadifeden kanatlar yapar,gökyüzüne bırakırdım onları; Uçmaları için...
Böylece geçip giderdi günlerim,böylece uçup giderdi hayallerim.Asla üzülmezdim gittikleri için,bilirdim ki yeni güzellikler yetiştireceğim bahçemde.Yeni umutlar doğuracak tarlam,yeni yüzleri tanıyacak...
Tarihini bilemediğim bir günün gecesinde, dolunayın ışıkları düşerken tarlalarıma, bir bir ekiyordum tohumların nicesini nemli topraklarıma. Kir tutmayan ellerim ve ellerim kadar temiz yüreğimle... Ay ışığında söylediğim şarkılarla....
Sonra seni gördüm. Küçük çocukların,özenerek sakladığı rengarenk misketler gibi ışığa tutulduğunda parlayan. İşte öyle parlıyordun ay ışığının altında. Avcumun içini huzur verici kızıl bir ışıkla dolduruyordun. Bıraktığım gibi tohumları,koştum iskambil kağıtlarından yaptığım evime. Karanlıkta baktım sana, ay ışığından uzakta. "Sadece ışıkta mı parlıyordu?" Diye sorarken kendi kendime. Oysa sen,tüm karanlıklara rağmen sürdürdün huzurla dolu kızıl parıltını...
Anladım ki; Farklısın...
Senin için tarlama küçük bir bahçe yaptım.Çevresini,tahtadan oyduğum oyuncaklarla doldurdum.Etrafına; Güller,Laleler,Açelyalar,Fulyalar,Menekşeler ektim.Sana arkadaşlık etsinler,yokluğumda yalnız bırakmasınlar diye... Tüm bunlar göstermelikti oysa,seni asla bırakmayacaktım.Ne olursa olsun,yanında kalacaktım.
İşte böyle başladı herşey...
Büyüdün yavaşça,bahçeme ektiğim tüm çocuklardan daha güzeldin sen.Doğanın bir armağınıydın bana. Onun her güzelliğini,ondan almıştın sanki. Koyu kestane saçların,bembeyaz tenin,sürekli gülmekten yukarıya kıvrılmış dudakların ve gözlerin,daha bir tohumken ışık saçmaya başlayan gözlerin,yine parlıyordu güneşleri kıskandırırcasına...
The Carpenters ezgileri ile büyüttüm seni.Korkuluk diye mermerden tanrıça heykelleri diktim bahçenin yanına,güzelliğin yanında o kadar çirkinlerdi ki; görenler korkar diye... Ve uçaksavarlarla kovaladım kargaları gökyüzünden.Tepende uçuşan arılardan kıskandım seni.Ve öldürdüm hepsini sana dokunamasınlar diye.Öyle kutsaldın ki benim için...
Ve tam anlamıyla büyümüştün işte,sen büyürken solmuştu tüm bahçem,onlara göstermediğim ilgisizlikten.Kendi kendimi de bitirmiştim seni büyütürken,kazâra yaralandığında kendi kanımı koymuştum damarlarına,sen ölmeyesin diye.
Kanatlar istedin benden.Elmastan,altından,yeşim taşından kanatlar yaptım sana,güzelliğine güzellik katsınlar diye.Oysa sen,öyle narindi ki; Taşıyamazdın hiç birini... Ve yakışmazdı diğerleri sana,uygun durmazdı mükemmelliğin yanında.Sonra,ipekte karar kıldım...
Günlerce uğraştıktan sonra bitmişti hazırlıklarım.Bembeyaz ipekten kanatlarını altından ipliklerle dikmiştim.Tenini acıtmasın diye korka korka takmıştım kollarına.Sevinmiştin. Her zamankinden daha mutluydun ve bir kiraz çiçeği açmıştı dudaklarının kenarında...
Sonra korktum.Kanatlarını her çırpışında,kalbim dahada hızlı atar olmuştu düşeceksin diye.Günlerce uğraşmıştım,bir aksilik çıkmaması için.Çıkmamıştı... Beyaz bulutların arasında kaybolurdun,her seferinde bir adım daha uzağa koşardım peşinden kaybetmemek için seni.Yere indiğindeyse dünyalar benim olurdu,geri geldin diye...
Ve bir gün,bahçem küçük geldi sana.Düşlerimin sınırlı olduğunu anladım o gün.Biteceğini bilmeden sevmiştim seni,diğerlerinden farklıydın çünkü.Gideceğini söyledin ve gittin...
O günden sonra,öldü çocuklarım şefkatten,sevgiden yoksun düşüp.Hayallerim,kanatlarına takılıp gitmişti seninle.Hayallerim,sevgim olmadan sulayamazdım tarlamı,yetiştiremezdim çocuklarımı.Teker teker öldü hepsi,kuruyarak can verdiler.Düşlerim gibi toprağa karışıp,yok oldular.Korkularım büyüdü,tohumlarla dolu çantamı fırlatıp attım gökyüzüne... Bir eşin yoktu çünkü senin...
Kuruyup,çöl olan bahçemde seni bekledim.Kargalar güldüler,bekledim.Heykeller güldüler,bekledim.Hayallerim öldü,bekledim... Bekledim... Bekledim...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
çok güzel... ayrıca kim olduğunu merak etmedim de değil :)
Bu yazıya layık olabilecek tek bir kişi var hayatımda.Bana yabancı ya da benden uzak birisi değil.Üstelik,o kişi bence kendini biliyor.
Çünkü,ben hayatımda sadece bir kişi için bu tarz şeyler yazdım. :)
merhaba..önceşunu demem lazım ki yazılarını devamlı okuyan biri var.hernekadar yorum yapmasamda!:) ama sen bunu umursamazsın sanırım:)hatta bu artık öle bişeye dönüştü ki her pcyi açtığımda bakıyorum yeni bişeyler döktürmüşmü diye.abartmıyorum gerçekten:)mmm bunların çoğu senin hissiyatlarınsa sen pek de normal olmayan birisin ve bu güzel birşey:)bunların farkında olman da.dedim ya okuyordum sadece yorum yapmıyordum bilerekk ama tutamadım artık bu yazıda kendimi:)) ciddiyim..bunun her cümlesi senin mi:)seninse ve eğer böyle şeyler beslemişsen o kız niye gitti.arkadaşın da dediği gibi merak etmeden edemiyor insan..o kendini biliyor demişsin ya okumamış sanıırm bu yazıyı..okusaydı kayıtsız kalamazdı bünyesi:))
tamam destan yazdığımın farkındayım fazla lafazanlık yapmayalım.keşke yorum yapmamaya devam etseymissin dedirtmeyelim:))
ama takip ediyorummm!!edeceğimm:)) sende çok aralıklarla yazma tamam m bay calengill
Yorum Gönder