14 Şubat 2009 Cumartesi

Konusuz Yazılar Dizisi - Bölüm 1

Konusuz Yazılar Dizisi – Bölüm 1

Ölü Kuzgun Mezarlığında Yaşayan Canlı Bir Adamın Hayaleti

Gece odama yerleşip, benden bir bardak kola istediğinde, kedim pek rahatsız olmamışa benziyordu. Yine yatağımın üzerine uzanıp, tüylerini dökmeye devam ediyordu. Yediği ton balığının ve elektrikli sobanın, parlak tüylerine vuran ışığında halinden pek memnunmuş gibiydi. Zaten bu yüzden seviyorum kedileri. Her şartta daima rahatlar, yani bizler gibi değiller…

İşte, tam bu sırada konusuz yazılar dizisine başlamaya karar verdim. Dinlediğim müziklerin; “Uzun zamandır yazmadın be, bir şeyler karala artık, kaybetme içindeki o hissiyatı.” Dediği anlarda, bir şeyler yazmak istiyorsun ama konu olmuyor çoğu zaman. Ya bir film izlemişsin, ya bir şeyler yaşamışsın aklını dolduruyor.

Açıyorsun pencereyi önüne, bomboş, bembeyaz bir ekran, ağaçlardan üretilmiş ve teknoloji sayesinde bambaşka bir şeymiş gibi önünde duran ve mürekkebini yutmaya hazır beyaz kâğıdın, komik bir kopyası gibi duran o görüntü var ya. Bir de, sayfaya benzetircesine yapıyorlar ya o malum programları. Siz düşünün işte…

O anda, paranın olmayıpta alamadığın, içinde jölemsi bir şey varmış gibi, dokunduğunda dalgalanan ekranlardan olmayınca, damardan değil de, iristen aldığın radyo aktif uyuşturucu hafifçe başını ağrıtıyor. İtiraz edemiyorsan, isyan söz konusu bile değil. Haline şükrediyorsun. Şükürler olsun…

Sonra; “Neden konusuz yazılar dizisi” dedim ben buna; açıklayayım diyorum. Gerek yok herhalde, bak işte üç beş paragraf yazdım, tamamen alakasız birbirinden. Anlatmak yerine gösteriyorum herkese adeta. Seviyorum bir de bu huyumu ben, bir şeyleri canlandırabildiğimi hissediyorum.

Mermerden kadın heykeli yapan bir heykeltıraşın, yaptığı kadına âşık olup, onu canlandırması misali. Yaşlı, çirkin, tipsiz olman bir şeyi değiştirmiyor. Onu yapanın sen olduğunu bildiği için seviyor seni. Bu da öyle bir durum. Sözcükler, yazarlarına ihanet etmez.

Şimdi, bir başka soruyla karşılaşıyorum. “Yazının yazılış amacı?”

Önceden olduğu gibi bir amaç yoktu demeyeceğim. Kesinlikle bir amacı vardı. Öğütten, nefretten ziyade, insanın kendi gururunun okşanması ile alakalı bir şey. İtiraf etmeliyim ki, siz beğenesiniz diye yazdım. İyi mi? Yoksa kötü mü yaptım bilmiyorum ama…

Yazdım.

Hiç yorum yok: